14 MAYIS BASIN AÇIKLAMASI
Değerli basın mensupları;
Bugün 14 Mayıs. Ülkemizde akademik eczacılık bundan 176 yıl önce başladı. Günümüzü; eczacılık fakültelerimiz, Ecza Kooperatiflerimiz, Eczane çalışanlarımız ve yaklaşık 30.000 eczacımız ile birlikte tüm haftaya yayılan etkinliklerle kutluyor olmanın mutluluğu içindeyiz.
Bu yıl eczacılık günümüzü, seçime 24 gün kala kutluyoruz. Dolayısı ile ülkemizde en önemli gündem şu an için seçimlerdir. Çağdaş toplumlarda seçimler bir demokrasi şölenidir. Vatandaşlar oy kullanarak kendi iradesini sandığa yansıtırlar. Bu nedenle herkesin anayasal görevini yerine getireceği, huzurlu bir seçim diliyoruz. Seçimler tek başına demokrasinin bütünü değildir. Güçler ayrılığından, yargı bağımsızlığına, anayasal hak ve özgürlüklerden basın özgürlüğüne, kadar onlarca unsur ile bir bütündür demokrasi. Seçim sonucunda hangi parti hükümeti kurarsa kursun, bizce öncelikle yapması gereken devletin kurumlarını ve demokrasiyi yeniden işler hale getirmek olmalıdır.
Çağdaş ülkelerde kamu kurumlarında süreklilik esastır. Oysa ülkemizde bir kamu kurumu olan Sosyal Güvenlik Kurumu ile eczacılar arasındaki ilişkiler siyasi bakış açısına, seçimlere ya da kurumun bağlı bulunduğu siyasetçilere göre farklılıklar gösteriyor. Son bir yılda kurum ile birliğimiz arasında ilaç temin protokolünün yenilenmesi için bir arpa boyu yol alınamamıştır. Protokol Haziran ayında sona eriyor. Üç yıl önce imzalanmış protokol, eczacının bu günkü durum ve taleplerine cevap veremez halde. Protokolün yenilenmesi eczacı açısından önemli bir ihtiyaç SGK’lı hastalara ilaç hizmet sunumunun devam edebilmesi için de hayati bir zorunluluktur. Seçim sürecine gidilirken kurum adına eczacı taleplerini değerlendirip protokol imzalayacak muhatap bulunamamaktadır. Bu vahim bir durumdur. Haziran sonuna kadar protokol imzalanamaz ise halkımızı ve bizleri son derece kaotik bir süreç beklemektedir.
Değerli basın mensupları; Değerli Meslektaşlarım,
Sağlıkta savurganlığı önlemek, ilacı ucuz ve ulaşılabilir hale getirmek biz eczacılarında uzun yıllardır savunduğu ilkelerdir. Kamunun bu amaçlarla önlemler alması da son derece doğal bir durumdur. Fakat ülkemizde sağlık hakkı ile kamu tasarrufu arasındaki denge kaybolmuştur. Artık Avrupa’nın en ucuz ilacı bizim ülkemizde. Euro bugün 3 TL fakat İlaç fiyat kararnamesinde ilaç fiyatının belirlenmesinde esas olan Euro kuru ise hala 1.95 TL. Bu nedenle pek çok hayati ilaç piyasada bulunamıyor, bu durum bazı ilaçların karaborsaya düşmesine neden olmakta ve hastaların çaresizliği simsarlar tarafından sömürülmektedir. Eczane dışından temin edilen bu ilaçların güvenilirliği de hepimiz için endişe konusudur.
Birinci basamak sağlık hizmetlerinin önemli bir bileşeni olan ve sistemin kılcal damarları sayılan eczaneler de yanlış politikalardan nasibini alıyor. On yıldır uygulanan sağlık politikaları ve ilaç fiyatları üzerine yapılan baskılar sonucu eczacının içinde bulunduğu ekonomik darboğaz son bir yılda daha da derinleşti. Söz konusu uygulamalar nedeniyle bir sağlık kuruluşu olan eczaneler artık sağlıklı hizmet vermekte zorlanmaya başlamıştır. Bugün eczacının %65’i kredi batağı içindedir. Pek çok meslektaşımız eczanelerini sessiz sedasız kapatmak zorunda kaldılar. kamu lehine tek taraflı tasarruf politikaları arttıkça, eczane ciroları ve gelirleri azalmakta, buna karşın giderler artmaktadır. Nitelikli bir ilaç hizmetinin sürdürülebilirliği açısından bu durum büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
Değerli basın mensupları;
Parası olmayanın sağlık hakkının olmayacağı yeni bir dönem maalesef çok yakın. Bugün hastalarımız sağlık hizmeti alırken; İlaç katılım payı, Muayene katılım payı, Reçete ücreti, İlaç fiyat farkı, Kutu başına ilave 1 TL, Özel hastane fark ücreti, Tetkik fark ücreti, Erken muayene fark ücreti, Öncelikli tetkik ücreti, İstisnai sağlık hizmeti gibi farklı isimler altında cebinden ödeme yaparak sistemi finanse ediyor.
Sağlık; devletin birkaç temel ödevinden biridir. Sosyal devlet ilkesi içinde kalmalı ve ücretsiz olmalıdır. Daha önemlisi devlet bu hizmetin verilmesinde etkin, önde ve ağırlıklı olmalıdır. Yıllarca yapılan prim ödemelerine, ödenen dolaylı ve dolaysız vergilere rağmen devlet anayasal bir hak olan sağlıktan elini çekmekte, hastaları liberalizmin bir başka oyunu olan ve “Tamamlayıcı Sağlık Sigortası” denilen bir uygulamaya mahkûm etmektedir. Bu durum kamuoyu vicdanıyla birlikte bizi de son derece rahatsız ediyor.
Değerli basın mensupları; Değerli Meslektaşlarım,
Kemoterapi ilaçları ile ilgili yapılan düzenleme ile bakanlık 1 Temmuz sonrası eski ucube SSK eczaneleri modeline dönmek istiyor. Sağlık alanında yapılan her türlü düzenlemenin temel ilkesi öncelikle sağlık hakkına zarar vermemek olmalıdır. Evrensel ilaç eczacılık ilkelerine göre ilaçlar yatan hastalarda hastane eczanelerinden, ayaktan tedavide ise serbest eczanelerden karşılanır. Yayınlanan bir genelge ile 1 Temmuz sonrası kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçları, Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerden verilecek. İlk bakışta kolaylıkmış gibi görülen bu uygulamanın pek çok yan etkisinin olacağını bizler görüyoruz. Bugün mevcut yatan hastaları için ilaç temin etmekte zorlanan kamu hastanelerinin kemoterapi ilaçlarını ne oranda temin edebileceği bir bilmecedir. İlaç alımı ihale usulü ile olan bu kurumların anlık ihtiyaca cevap veremeyeceği ve reçete içeriklerinin, tedavi protokollerinin -yönetmelik gereği ve döner sermaye baskısı ile- eski SSK eczanelerinde olduğu gibi elde bulunan mevcut ilaca göre değiştirileceği ve bu durumunda hasta sağlığını riske edeceği ortadadır. Uygulama ile yaklaşık 1.5 milyar TL tutarındaki bir Pazar payı eczacıdan koparılıp hastanelere peşkeş çekilecek. Şimdilik Sağlık Bakanlığı hastanelerine aktarılmış gibi görünen bu kaynağın kısa zamanda Özel Hastanelere aktarılacağı aşikardır. Ayrıca bu uygulamanın kemoterapi ilaçları ile sınırlı kalmayacağı da açıktır. Bu nedenle yetkilileri sağlık hakkını hiçe sayan, akla zarar bu uygulamadan vazgeçmeye çağırıyor, uygulama iptal edilinceye kadar mücadele etmeye devam edeceğimizi de sizlerin aracılığı ile bir kez daha seslendirmek istiyoruz.
Değerli basın mensupları;
Bu gün 14 mayıs Soma’da 301 canımızı kaybettiğimiz facianın üzerinden bir yıl geçti. Adli süreçte henüz hiçbir ilerleme sağlanamadı. Hukuki sürecin hızla tamamlanarak gerçek sorumluların hak ettikleri cezayı alması toplum vicdanı adına bir mecburiyettir. Geçen yıl Soma’da, Ermenek’te, madenlerde, asansör kazalarında ve diğer iş kazalarında 1889, bu yılın ilk dört ayında 351 insanımızı kaybettik. İş kazalarında dünya lideri olan bir ülkeyiz. Bu halde iken doğal enerji kaynağı zengini olan ülkemizde nükleer santral kurmak cinayettir. Sağlıkçılar olarak bizler; toplum sağlığına tehdit olan, kitlesel ölümlere neden olabilecek nükleer santrallere karşı olduğumuzu bir kez daha dile getirmek istiyoruz.
Bizler sağlıkçıyız. Kadına şiddetin toplumsal bir sağlık sorunu olduğunun farkındayız. Bu nedenle yakın bir tarihte kaybettiğimiz Özgecan kızımızın anısına ailesinin isteği doğrultusunda başlatılan Özgecan Aslan rehabilitasyon merkezi yardım kampanyasına bir kez daha dikkat çekmek istedik. Bugün Mersin’deki ve tüm Türkiye’deki eczacılarımıza bir kez daha kampanyaya destek çağrısı yaptık. Sizler aracılığı ile halkımızdan da destek beklediğimizin altını çizmek istiyoruz.
Değerli basın mensupları; Değerli Meslektaşlarım,
Burada saydığımız ve sayamadığımız tüm olumsuz koşullara rağmen, meslek örgütü olarak bizler, bir yandan eczacının sorunlarına çözüm sağlamaya çalışırken, diğer yandan toplumsal projeler üretmeye, sağlık ile ilgili farkındalığı artıracak çalışmalar yapmaya devam etmekteyiz. Bu kapsamda bu yıl dördüncüsünü düzenleyeceğimiz “Eczacılarla Sohbet Günü” etkinliği ile 17 Mayıs Pazar günü forum AVM de halkımızla buluşacağız. Bu yılın ana teması hipertansiyon olsa da odamız üyesi yaklaşık 50 eczacı –ülke geneline yayılmış serbest eczanelerde her zaman yaptığı gibi- gün boyunca halkımızdan gelen sağlık ile ilgili tüm sorulara cevaplar verecek.
Son olarak, Bilimsel Eczacılığın 176. yılında, tüm meslektaşlarımızın 14 Mayıs Eczacılık Günü’nü kutluyor; bizleri takip ederek sorunlarımızı halkımıza duyurmamıza her zaman destek veren siz değerli basın mensuplarına bir kere daha teşekkür ediyoruz. Sizlere ve tüm halkımıza sağlıklı günler diliyoruz. 14.05.2015
MERSİN ECZACI ODASI
YÖNETİM KURULU ADINA
Ecz. Hüseyin ŞİMŞEK
BAŞKAN