14 MAYIS ECZACILIK GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

 

14 MAYIS ECZACILIK GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

 

Değerli basın mensupları, değerli meslektaşlarım,

“İlim ile gidilmeyen yolun sonu, karanlıktır”, demiş Hacı Bektaş-ı Veli. Çağları aydınlatan da insanlığı geliştirecek olan da bilimdir. Çevreye, toplumun sağlığına ama en önemlisi İnsan sağlığına hizmet etmek için yemin etmiş binlerce yıllık bir mesleğin bireyleri olarak, bizler bilimselliği nüvemize yerleştiriyor ve günümüz Türkiye’sinde eczacılığın usta-çırak ilişkisi içerisinde öğrenilen bir meslek olmaktan çıkararak 1839 yılında akademik-bilimsel bir mesleğe dönüşmesinin yıldönümünde, 14 Mayıs’ta kutluyoruz. Ülkemizde modern-bilimsel eczacılığın kuruluşunun 179. yılı dolayısıyla gerçekleştirdiğimiz basın toplantımıza hepiniz hoş geldiniz.

Değerli basın mensupları, değerli meslektaşlarım,

41 gün sonra ülkemiz adına son derece önemli bir seçime gidiyoruz. Demokrasi kültürünün gelişmesi ve ülkemizin modern bir ülke haline gelmesi için öncelikle bireyin gelişmesi gerekmektedir. Bu nedenle tüm vatandaşlarımızın özgür iradelerini sandığa yansıtması yani oy kullanması en temel zorunluluktur. Demokrasinin işleyebilmesi için yedi kez uzatılan ohal sürecinin de artık son bulması gerektiği fikrindeyiz.

Seçim sürecine giderken ilacın ve sağlığın durumuna bakacak olursak; sağlık sisteminin şehir hastaneleri ve özel sağlık kuruluşları ile hızla özelleştirildiğini söylemek mümkün. Anayasal bir hak olan eşit sağlık hakkının sermayeye teslim edildiği bir süreci yaşıyoruz. İlaç sanayinde de durum farklı değil. Bugün ülkemizde ilaç büyük oranda çok uluslu ilaç firmaları ve sermaye guruplarının hâkimiyeti altına girmiştir. Ülkemizde kullanılan ilaçların %55’i ithal edilmektedir. Hâlbuki ilaç savunma sanayi kadar belki de daha fazla stratejik bir üründür. İlaçta doğru ve milli bir politikamız olmalıdır. Bu konu sansasyonel dev projelerden çok daha önemlidir.

Değerli basın mensupları, değerli meslektaşlarım,

Seçim sürecine giderken tüm vatandaşlarımız gibi biz eczacıları da olumsuz etkileyen ve canımızı yakan diğer bir konu ise ekonomik yangındır. Döviz kurlarında yaşanan artışlar, tamamen dışa bağımlı bir ülke olmamız nedeni ile hepimizi zorlamaktadır. Pek çok meslek gurubunda olduğu gibi eczacılar da devlet tarafından belirlenen karlılıkları ile hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. İlaç fiyatlarının sağlık bakanlığının belirlediği sabit kura göre (yani  avro: 2,69 tl) belirlenmesi nedeni ile pek çok firma kritik önemdeki ilaçlarını piyasaya sunmuyor. Önümüzdeki sürecin ilaç yokluğu açısından daha sıkıntılı geçeceği endişesi içindeyiz. İlaç sanayinde yerli/yabancı üretici dengesi ve milli ilaç projesinin önemi burada bir kez daha öne çıkıyor.

Maalesef çok uluslu sermaye yapıları ilaca bir meta, bir gelir aracı olarak bakıyor. Bu bakış açısı ile dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de ilacın hastaya sunumunda son nokta olan eczanelerimizi zincir haline dönüştürüp kirli çıkar halkalarını tamamlamak istiyorlar. Ham madde ve ilaç üretiminde büyük oranda dışa bağımlı olan ülkemiz için ilacın sunumunun serbest eczanelerde olması halk sağlığı adına son ve en kritik noktadır. Biz eczacıların zincir yapıları ile mücadelesi örgütsel bütünlük içerisinde el ele vererek, kooperatiflerimize dört elle sarılarak kararlılıkla devam edecek. Ama halkımızın ve siz değerli basın mensuplarının da bu mücadelede yanımızda olması son derece önemlidir.

Değerli basın mensupları, değerli meslektaşlarım,

Örgütlülükten bahsetmişken meslek birliklerini işlevsizleştirmeye, yok etmeye yönelik yasal değişikliklerin kısa bir süre önce gündeme getirildiğini unutmamak lazım. Halbuki bu yapılar bağımsız basın gibi, sivil toplum örgütleri gibi demokrasi çarklarının doğru çalışması için önemli ve gereklidir. Sandık önemlidir ama demokrasi sadece sandıkta bitmez. Demokrasi ülkedeki her bireyin, her gurubun veya birliklerin düşünebilme ve görüşlerini serbestçe açıklayabilmesinin garantisidir. Bu nedenle bilim yuvası olan onlarca yıllık üniversitelerimizin bölünmesine olduğu gibi sivil toplum örgütlerinin ve meslek birliklerinin de işlevsizleştirilmesine karşıyız. Meslek odaları, meslek ahlaklarının ve kamu yararının koruyucularıdır. Ve halkımız bilmelidir ki, meslek odalarına sahip çıkmak kendilerine sağlanan hizmetlere sahip çıkmaktır.

Değerli basın mensupları, değerli meslektaşlarım,

Temel sağlık hizmetlerinin kilit taşı olan eczanelerimizin gelecekte de var olabilmesi için önümüzde yapılması gereken çok fazla iş var. Mevcut kar oranları ve ilaç politikaları ile bağımsız sermaye yapıları olan eczanelerimiz varlığını devam ettirmesi son derece zor. Bu nedenle tüm modern toplumlarda olduğu gibi eczacının sunduğu sağlık danışmanlığının karşılığında sağlık otoritesinden talep ettiğimiz “meslek hakkı” var. Bu konuya çok önem veriyoruz çok önemli projeler hayata geçiriyoruz. Eski adı ile smart eczane yeni adı ile “Rehber Eczanem” projesi bunların başında geliyor. Bu proje ile eczacının verdiği danışmanlık hizmetlerinin standartlaşması sağlanırken, ölçümlenebilir metotlar ve raporlamalar ile görünür hale dönüştürülmesi gerçekleşmiş olacaktır. Astım koah diyabet hipertansiyon gibi kronik hastalıklarda başlatılan çalışmalar ile hastaların ilaç ve hastalık öykülerinin kayıt altına alınması, çeşitli testlerin ve ölçümlerin yapılması, hastaların ilaca uyumu, ilaç besin etkileşimleri, yanlış ve gereksiz ilaç kullanımının ortadan kaldırılması vb pek çok alanda eczacı çalışmalar yapacak ve danışmanlık sunacak. Yapılan ilk çalışmalarda bile sadece astım ve koah hastalarının yanlış ve fazla ilaç kullanımları önlenerek ilaç tüketiminde %40 tasarruf sağlandı. Bu oran sistemin tamamen devreye girmesi ile artacak olup kamu ve hasta sağlığı adına çok büyük kazanımlar sağlayacaktır.

Mersin Eczacı Odası olarak 14 Mayısımızı 1 haftaya yaydığımız çeşitli etkinliklerle kutladık. Ancak bu etkinliklerden öyle biri var ki bu yıl yedincisini yaptığımız eczacılarla sohbet günü etkinliğimizde rehber eczacılar halkımızla bir alışveriş merkezi çıkışında yine bir araya geldiler ve onlara anketler ve diyabet yani şeker hastalığı hakkında bilgilendirmeler yaptılar. Yapılan çalışmada 800’den fazla vatandaşımız anketlerimize katıldı ve bu kişilerden 70’i diyabet hastasıydı. Sadece bir anketle dünya literatürünün onaylandığı rakamları elde ettik. Bugün dünyada her 11 kişinin 1’i diyabet hastası ve bizim 800’de 70 rakamımızda bununla eş. Ancak bu etkinliğin belki de en önemli yanı, diyabet hastası olmadığını düşünen, ama diyabet riski taşıyan 82 vatandaşımızı da tespit ettik ve en kısa sürede hekime başvurmaları için yönlendirdik. Böylelikle 82 can’a, hayat’a müdahale ettik, işte eczacı ve eczacılık budur.

 

"Değerli basın mensupları, değerli meslektaşlarım,

Biz eczacılar diyoruz ki;

SAĞLIĞINIZA DAİR NE VARSA ECZANENİZDE VAR

AMACIMIZ; HASTAYA VE KAMUYA İLAÇ OLMAK

ECZACI EN YAKIN SAĞLIK DANIŞMANINIZDIR

Unutmayın ki; HASTALIKTA SAĞLIKTA, YAŞAMINIZIN HER AŞAMASINDA ECZACINIZ YANINIZDA

Ve tabi ki son söz; BİRLİKTE VE BİRLİKLE GÜÇLÜYÜZ

 

                                                          YÖNETİM KURULU ADINA

                                                                   Uzm. Ecz. Özgün SAĞIR

                                                                               Başkan

 

14 Mayıs 2018 - Okunma Sayısı : 925