BASIN AÇIKLAMASI
BASIN AÇIKLAMASI
Değerli Basın Mensupları,
Sağlık dünyada neredeyse tüm ülkelerde temel hak olarak kabul edilmektedir. İnsanların sahip oldukları dil, din, ırk, cinsiyet ve gelir gibi unsurlara bakılmaksızın sağlık hizmetlerinden eşit faydalanmaları konusunda, genel bir kabul söz konusudur. Özellikle yoksullara devletin sınırsız tedavi hizmeti sağlaması sosyal bir sorumluluk ve görevdir. Bu durum Türkiye Cumhuriyeti Anayasası?nın ilgili maddelerinde çok net olarak hüküm altına alınmıştır. Bu veriler ışığında sorulması gereken şudur: Ülkemizde bu hükümler uygulanmakta mıdır? Geçtiğimiz yıl 1 Ekim?de yürürlüğe girmiş olan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu?yla vatandaşın sağlık sorunları azalmış mıdır? Kamu emekçileri ve yeşil kart sahiplerine sağlık ocaklarında parasız verilen tedavi hizmeti devam edecek midir? Eczacılara verilen tedavi hizmetlerinin tahsildarı olma görevi sona erecek midir? Maalesef bu soruların tümüne verilebilecek tek cevap; ?HAYIR? cevabıdır.
MUAYENE ÜCRETLERİ İLE SAĞLIK HİZMETİNE ERİŞİM
ENGELLENMEK İSTENMEKTEDİR;
18 Eylül 2009 tarih, 27353 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Tedavi Katılım Payının Uygulanması Hakkında Tebliğe bağlı olarak Bugün yürürlüğe giren yeni düzenlemeyle, daha önce ÜCRETSİZ olan, sağlık ocakları ve aile hekimliği muayenelerine ilişkin 2 TL tutarındaki katılım payı, kişilerin reçete ile eczanelere müracaatı aşamasında, eczaneden tahsil edilecektir. Bunun anlamı; parasız olan sağlık hizmetlerinin artık paralı hale gelmesi ve sağlık emekçisi eczacıların ise tahsildarlık görevinin artarak devam etmesidir. Bu, vatandaşlar için olduğu kadar eczacılar açısından da kabul edilemez bir tutumdur.
Yeni düzenlemenin getirdiği olumsuzluklar bunlarla sınırlı değildir. Yeni uygulamayla birlikte, daha önce devlet hastanesinde 3, eğitim hastanelerinde 4 ve üniversite hastanelerinde 6 lira olan tedavi ücretleri, bugün itibarı ile söz konusu hastanelerde 8 liraya çıkarılmakla kalmamış; özel hastanelerde 10 lira olan tedavi ücretleri de 15 lira olarak belirlenmiştir. Sözü geçen tedavi ücretlerinin tahsili için eczacılara yine tahsildarlık görevi verilmiştir. SAĞLIK EMEKÇİSİ ECZACILAR VEZNEDAR DEĞİLDİR!
Bu yeni düzenlemelerle yurttaşların vergileri ve işçilerin maaşlarından kesilen primlerle yapılan hastanelerde, sağlık ocaklarında ücretsiz muayene olma hakkı gasp edilmektedir. Herkese istediği hastaneye gitme kolaylığı sağlamakla övünen ve bu sayede ciddi miktarda oy alan hükümet; ?Şimdi istediğin hastaneye gidebilirsin, ama ancak paran varsa? ön şartını ortaya sürmektedir. ,
Bugün yeniden düzenlenerek fahiş rakamlara çıkartılan muayene katılım payı uygulaması ile eczacı halkın önüne atılmıştır. Eczanelerde yaşanan gerginlikler yüzünden eczacılarımız asli görevi olan halk sağlığı hizmeti veremez haldedir. Bu uygulama ile halk ve eczacı mağdur edilmiştir. Bizler uygulamanın iptali için hukuki girişimlerde bulunacağız. Vatandaşlarımızın da bu uygulamada zarar gören diğer taraf olan eczacıları ile tartışmak yerine yasal haklarını araması gerektiğini düşünüyoruz.
KAMU KURUM ISKONTOSU İLE ECZACININ HAKLARI DA GASP EDİLMEKTEDİR:
2005 Yılından bu yana ilaç firmaları kamuya özel bir ıskonto yapmaktadır. Burada SSK eczanelerinin kapatılmasından sonra kamu kaynaklarındaki olası artışın önlenmesi amaçlanmıştır. Ancak garabet bir uygulama ile bu ıskontoyu eczaneler üzerinden taşıttırma modeli icat edilmiştir. İlaç firmalarının kamuya indirim yapmaları doğrudur ve zorunluluktur. Eczacıların bu anlamda bir çekinceleri yoktur. Bizim itirazımız bu ıskontoya eczanelerin aracılık etmesindedir. Çünkü bu yöntemde ilaçta iki ayrı fiyat oluşmakta; vatandaş pahalı devlet ucuz ilaç almaktadır.
Ben yaptım oldu mantığı ile hazırlanan Yeni kararname ile kurum tek taraflı olarak %11 olan firma ıskontolarını %24?e çıkartılmak istenmektedir. Bunun anlamı eczane stoklarındaki ilaçlardan devletin %13 oranında bedelsiz kamulaştırma yapmasıdır. İlaç firması ile kamu arasında rızası dışında, taşıma işi yapan eczaneler öz sermayelerinden % 13?lük bir kayıpla karşı karşıyadırlar. Zaten krizi derinden yaşayan bu sektörde iflaslar peş peşe gelecektir.
Bizim itirazımız; bizi ilgilendirmeyen bu alışveriş nedeniyle eczanelerimizden bedelsiz kamulaştırma yapılmasınadır.
Bizim itirazımız; parası ile ilaç alan vatandaşlarımızın devletten daha zenginmişçesine aynı ilaca daha farklı ve daha fazla ücret ödemesinedir.
İLAÇ FİYAT KARARNAMESİ İLAÇTA DIŞA BAĞIMLILIĞI ARTTIRACAKTIR
İlaç Fiyat kararnamesinde yapılan değişiklikler de doğrudan halk sağlığını etkileyecek boyutlardadır.
Tek yanlı, sadece tasarruf söylemi ile hazırlanan yeni kararname ile ilaç fiyatlarında yüze 40?a varan düşüşler yaşanması söz konusudur. Biz eczacılar yıllarca ilacın ucuz ve ulaşılabilir olasını savunduk. Ama yeni kararname ile yapılmak istenen ise tehlikeli bir iştir. İlk bakışta ilacın ucuzlaması anlamında şirin gözükebilecek işlemler, eşdeğer ilacın üretilmesi önünde çok büyük bir engel oluşturacaktır.
Eşdeğer ilacın fiyatını, maliyetinin altına indirecek bu uygulama orijinal ilacı piyasada tek başına bırakarak umulanın aksine maliyetlerin artmasına sebep olacaktır. Devamında ise yerli sermayeli eşdeğer üreticisi firmalar ya kapanacak ya da çok ucuz bedellerle uluslar arası firmalara satılacaktır.
Ve sonuçta birçok alanda olduğu gibi ilaçta da zaten çok az sayıda kalan yerli sermaye yok olacak ve tamamen dışarıya bağımlı bir hale geleceğiz. Finalde ise çokuluslu ilaç firmaları (istediği pazarı ve olanakları bulamadığı savı ile) karlı olan ilacı getirip karlı olmayanı getirmeyerek insanımızın sağlığı ile oynayacaklardır.
HASTALAR İLACA ULAŞAMAYACAK;
İlaç fiyat kararnamesi ve yayımlanan tebliğlere bağlı olarak fiyatı düşen, ıskonto oranı çok yükselen bazı ilaçlar üreticiler tarafından piyasaya verilmeyecek veya ithal edilmeyecektir. Bu durumun acısını yine halkımız çekecektir. Pek çok kronik hasta ilaçsız kalma tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Bu günden ilan ediyoruz ki; devletin tek yanlı uygulamaları sonucunda oluşacak ilaç yokluklarının sorumlusu eczacılar değil bu kararnameleri yayımlayanlardır.
15.000 ECZANENİN VARLIĞI TEHLİKEDE;
Eczanelerimizde yüksek masraflarla ve düşük karlılıklarla her gün daha iyi halk sağlığı hizmetini sunmak adına çalışıyoruz. Tebliğler ile getirilen yeni ıskontolar, bedelsiz kamulaştırmalar ve oluşacak büyük fiyat düşüşleri nedeni ile halen düşük karlılık oranlarıyla ayakta kalmaya çalışan 24 bin eczacının hizmeti devam ettirebilmesi ise neredeyse olanaksız hale gelecektir. Bu süreçte maalesef yaklaşık olarak 15.000 eczanenin kapanma tehlikesi söz konusudur.
Görüldüğü gibi ?herkesin istediği hastaneye gidebileceği, istediği doktora muayene olacağı ve istediği yerden ilaç alabileceği? hayalleriyle sunulan yeni sağlık sistemi; gitgide vatandaşların ve eczacıların kâbusu haline gelmeye başlamıştır. Bu durum açıkça ortaya koymaktadır ki; planlaması doğru yapılmamış, kaynakları oluşturulmamış ve hayallere dayalı olarak tasarlanmış olan HÜKÜMETİN SAĞLIK POLİTİKLARI İFLAS ETMİŞTİR.
Amacımız gün geçtikçe vatandaşların ve biz eczacıların durumunu gitgide içerisinden çıkılamaz hale getiren yeni düzenlemelerin önüne geçebilmektir. Halkımız ve tüm sağlık alanı için facia niteliğindeki uygulamaların yeniden gözden geçirilmesi, bazılarının iptali amacı ile diyalog süreci devam ettirilmekte ve aynı zamanda gerekli hukuki girişimlerde tarafımızca yapılmaktadır.
Bizler, geçtiğimiz bir yıl içinde Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Taslağı?nın yürürlüğe girmesinden itibaren eczacılara yüklenen angaryalar, hastalarımızın sağlık hakkını tehdit eden uygulamalar ve eczane ekonomisini daraltan düzenlemeler nedeniyle, çok kısa bir süre önce ?Artık Yeter? deme noktasına gelmiş ve 21 Aralık 2008?de bu tepkimizi Ankara?da, Kolej Meydanı?nda 32.000 kişi ile birlikte duyurmuştuk. Gittikçe şiddetlenen bu sorunlar yumağına olan tepkimizin de gittikçe şiddetleneceğini, eczanelerimizi ve hastalarımızı korumak için bütün gücümüzü seferber edeceğimizi, basına ve kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.
TEB 25. BÖLGE
MERSİN ECZACI ODASI
YÖNETİM KURULU