BASIN AÇIKLAMASI

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI;
 
Bugün, eczacılık fakültelerin temeli sayılan eczacılık sınıfının 1839 yılında açılarak, Türkiye’de bilimsel eczacılığın başlamasının yıldönümü. Bilimsel eczacılığın 174. yılında günümüzü, tüm Eczacı Örgütlerimizle, geleceğin eczacılarını yetiştiren Eczacılık Fakültelerimiz ve 32 bin meslektaşımız ile birlikte kutlamanın sevincini yaşıyoruz. Sağlık hizmetinin bugünkü düzeye ulaşmasında tartışmasız bir öneme sahip, ilacın uzmanı olan eczacılar, dünyanın her yerinde temel sağlık profesyonellerinden biri olarak hizmet sunmaktadır. Ülkemizde de, 174 yıldır eczacınız sağlığınız için bilimsel temeller ışığında yanınızda olmaya devam ediyor.
Bu yıl eczacılık günümüzü, ülkemizde siyasi iklimin değiştiği günlerde kutluyoruz. 30 yılı aşkın süredir devam eden ve on binlerce insanımızı kaybettiğimiz kanlı terör sürecinde önemli bir dönemeçten geçiyoruz. Terörün bitmesi ve yurdumuza barışın egemen olması hepimizin ortak temennisidir. Fakat unutulmaması gerekir ki ulusal bütünlüğümüzün korunması, bu ülkede yaşayan tüm vatandaşların eşit ve özgür olması yönündeki hassasiyetimiz, en az barış beklentimiz kadar kuvvetlidir. Bir yandan yıllardır süren terör bitiyor diye sevinirken diğer yandan ülkemiz Ortadoğu odaklı kirli bir savaşa çekilmeye çalışılıyor. Reyhanlıda bombalı araçlarla yapılan kanlı saldırıyı nefretle lanetliyoruz. Kaybettiğimiz canlara Allahtan rahmet, yakınlarına ve ulusumuza başsağlığı diliyoruz
Ülkede terör konusunda bu gelişmeler yaşanırken, maalesef sağlık sektörünün ve mesleğimizin yaşadığı sorunlar son birkaç yıldır olduğu gibi katlanarak artmaya devam etmektedir.
Sağlıkta dönüşüm projesinin hayata geçirilmesi sonucunda, sosyal devlet ilkesinin temel değerlerinden olan “sağlık hakkı” kelimenin tam anlamıyla eksen kayması yaşamıştır. Bugün değişim süreci, genel olarak sağlığın özelleştirilmesini teşvik etmektedir. Hastanın sağlık hizmeti alırken ödediği pay her geçen gün artmaktadır. Hastalar ödedikleri katılım payına ilave olarak SGK’nın uygulamaları nedeni ile resmi reçete ile aldıkları pek çok ilaca, fiyat farkı ödemek zorunda kalmaktadır. Bunlara ilave olarak hastalardan bir de muayene ücreti tahsil edilmekte ve bu tahsilât hala eczacılara yaptırılmaktadır. Neredeyse ilaç ücreti kadar yüksek bedeller tutan ve aslında bizim işimiz olmayan muayene ücretini hastalarımıza izah etmek zorunda kalmaktan, asli işimiz olan ilaç ve sağlık danışmanlığını yapamaz durumda olduğumuzu, bir kez daha vurguluyoruz.
Bilindiği üzere bugün ilacın yaklaşık olarak % 95’ini kamu satın almaktadır. Fakat sosyal devlet ilkesinin gereği olan ve toplanan primlerin karşılığında yapılan bu harcamayı kamu maalesef “kara delik” olarak tanımlıyor. Sağlık ve ekonomi yönetimi tarafından getirilen baskıcı tasarruf politikaları, bir yandan vatandaşın cebinden ödediği parayı sürekli artırırken diğer yandan hastaların ilaçsız kalmasına, dünyada tedavilerde umut olan yeni formüllerin ülkemizde satışa sunulmasına engel olmaktadır. Geçtiğimiz günlerde ilacına ulaşamayan üniversiteli genç bir kızımızın, kendisine sadaka vermek isteyen Çevre ve Şehircilik Bakanı karşısındaki onurlu duruşu, bu paradoksu tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdi. Gerçek olan şu ki; Sağlıkta dönüşüm ve tasarruf politikaları İlaca ulaşımı zorlaştırıyor. Bugün binlerce hasta ilacına ulaşamıyor. Tedavi olamıyor, yurtdışından gelecek ilaç için haftalarca bekliyor veya ilaç simsarlarının eline düşüyor. Dilek’in kullandığı ilaç SGK tarafından telaşla ödeme listesine alındı, Ona acil şifalar diliyoruz. Ama ilacına ulaşamayan binlerce hasta için sağlık politikalarının insan odaklı olarak ivedilikle revize edilmesi gerekmektedir. Sağlık alanında yapılan her türlü düzenlemenin temel ilkesi öncelikle sağlık hakkına zarar vermemek olmalıdır. Kamu kaynakları hepimizindir ve elbette akılcı kullanılmalıdır. Ancak unutulmamalıdır ki; sağlık alanı, tasarruf edilecek değil, kaynakların daha etkin kullanımının sağlanacağı, bir alan olabilir.
İnsan sağlığı ve bedensel bütünlüğü en kutsal değerdir. Bu değerler için 1. Basamak sağlık hizmeti sunan eczacıların ve eczacının sunumunu yaptığı ilacın yeri son derece önemlidir. Tasarruf odaklı sağlık politikaları sadece halk sağlığını olumsuz etkilemekle kalmıyor. Aynı zamanda eczacıları da derinden yaralıyor. Bugün eczacılar tarihin en zor dönemini yaşıyor. KKİ’nin yükseltilmesi ve fiyat düşüşü ile 1.5 yıl önce eczacıdan bir gecede gasp edilen 142 milyon lira bütün mücadelemize rağmen hala tahsil edilemedi. Bu vakada sorumluluğu olan bakanlar ve kurum yetkilileri sessiz kalmayı tercih ediyor. KKİ ve fiyat düşüşleri ile bugün eczaneler masraflarını karşılayacağı cirolara ulaşamaz durumdadır. Önümüzdeki dönemlerde İlaç eczacılık hizmetinin devam edebilmesi isteniyor ise; meslek hakkı, ilaçtaki eczacı kar haddinin düzenlenmesi de dahil tüm önlemlerin sağlık otoritesi tarafından acilen hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Bilimsel eczacılığın 174. Yılında, Mesleğimiz için, eczane sayısındaki kontrolsüz artış sorunlarımızın başında gelmektedir. Ülkemizde yaklaşık 32 bin eczacı var ve bunların 27 bin kadarı serbest eczacılık hizmetini, yurdun dört bir tarafına yayılmış halk eczaneleri ile vermeye çalışmaktadır. Her yıl bu sisteme yeni mezun yaklaşık 1500 eczacı dahil oluyor. Bu sayılarla Avrupa’nın en yüksek eczane sayısına ulaşmış bulunmaktayız. Geçen yıl Mayıs ayında bu konuda sevindirici bir gelişme yaşanmıştı. TBMM’de dört partinin mutabakatı ile nüfusa göre eczane sayısına sınırlama getiren yasa kabul edilmişti. Yasanın kabul edilişinin üzerinden bir yıl geçti fakat uygulamanın başlaması için gereken yönetmelik hala yayınlanmadı. Yönetmeliğin neden yayınlanmadığı veya ne zaman yayınlanacağı ise tam bir muamma haline geldi. Eczacılık gününü kutladığımız bu günde, mesleki geleceğimiz açısından son derece önemli olan “eczaneler ve eczane hizmetleri” hakkındaki yönetmeliğin bir an önce yayınlanması için yetkilileri göreve davet ediyoruz.
Tüm olumsuz koşullara rağmen meslek örgütü olarak bizler, bir yandan eczacının yukarıda saydığımız ve sayamadığımız pek çok sorununa çözüm sağlamaya çalışırken diğer yandan toplumsal projeler üretmeye, sağlık ile ilgili farkındalığı artıracak çalışmalar yapmaya devam etmekteyiz. Bu kapsamda Mersin eczacı odası olarak halk sağlığına ve doğaya verdiğimiz önemden dolayı kamunun veya ilaç üreticilerinin yapması gereken hizmeti vererek eczanelerdeki miadı geçmiş ilaçları toplayarak doğru bir şekilde imhasını sağladık.
Eczacılık günü etkinlikleri çerçevesinde ilimizdeki çok sayıda billboard ilaç ve ilaç dışı tüm sağlık ürünlerini temin etmek ve doğru danışmanlık hizmeti almak için güvenilir adresin eczaneler olduğunun altını çizmek üzere afişlerimizle süslendi. Ayrıca bu afişlerde internetten ilaç temin edilmesinin tehlikesini, sağda solda %100 doğal veya bitkisel diyerek satılan ürünlerin sağlığımıza vereceği zararlar hakkında toplumsal bilinci yükseltmeye çalıştık.  
Son olarak, tüm meslektaşlarımızın 14 Mayıs Bilimsel Eczacılık Günü’nü kutluyor; halkın gözü kulağı olarak ilaç ve eczacılık alanındaki gelişmeleri dikkatle izleyip, toplumu doğru bilgilendirmemize aracılık eden ve bizlerden desteğini esirgemeyen değerli medya mensuplarına bir kere daha teşekkür ediyoruz, sizlere ve tüm halkımıza sağlıklı günler diliyoruz.
                                         
MERSİN ECZACI ODASI
           YÖNETİM KURULU ADINA
Ecz.Hüseyin ŞİMŞEK
       BAŞKAN

14 Mayıs 2013 - Okunma Sayısı : 5594