PROTOKOL SÜRECİ VE PROTOKOL HAKKINDA ODAMIZIN GÖRÜŞÜ...

         Kasım-2011 döneminde, mesleki alanda yaşanan büyük deprem ve ardından gelen artçıların enkazının altında kalan mesleğimizin/meslektaşlarımızın enkaz altından çıkmak için büyük umutlar bağladığı yeni dönem SGK protokolü 1 Şubat 2012 günü imzalanmıştır. Protokol hakkında hiçbir bilgisi olmayan 24000 eczacı böylesi önemli konuyu maalesef basından ve takip edildiği kadarıyla sosyal medyadan öğrenmiştir.

 

         Bu protokol birçok anlamda ilkleri içermektedir. Özellikle görüşme sürecinin ve protokol detaylarının paylaşılmadığı ve oda görüşlerinin alınmadığı bir protokol olması ile 56 yıllık geçmişi olan Birliğimizde önemli bir ilke imza atmıştır. Yaşanan gelişmeler nedeni ile süreçten endişe duyan oda yöneticilerinin görüşlerine dahi “senden öğrenecek değilim” cevabını verecek kadar ilktir.

 

         3 Ocak 2012 tarihinde başlanan görüşme süreci hakkında sadece bir kez 26 Ocak 2012 (protokolün imzalanmasından 5 gün önce) tarihinde bir başkanlar danışma kurulu toplantısı düzenlenmiş, onda da sadece başkanlar bilgilendirilmiş, beklenenlerin aksine bir karar çıkartılmamıştır. Sürenin dar olması nedeni ile birçok oda başkanı konuşturulmamış, konuşanlara da zaman gerekçesi ile müdahale edilerek düşüncelerini aktarmaları engellenmiştir. Bu nedenle yapılan toplantının sadece adet yerini bulsun diye yapıldığı ortadadır. Protokolün ilk olduğu kadar bu toplantının da bir ilkliği vardır. O da, TEB başkanın açılış konuşması esnasında, süreçle ilgili bilgilendirmenin olmaması nedeni ile yapılan eleştirilere verdiği cevapta, Birliğin kendisini oluşturan Oda’lara güvenmediğini anlatan şu sözlerdir: “süreçle ilgili paylaşılması gereken kadarını paylaşmayı uygun bulduk, bu tarz konular çok konuşulmamalı ve kamuoyuna bilgi akışı olmasın diye paylaşmadık.”

 

         Yapılan toplantıda 2009 protokolünün üstüne SGK’nın neler istediği ve TEB’nin istekler karşılığında neler söylediği aktarılmıştır. SGK’nın görüşme masasına oturmadan önce 100 küsür istekte bulunduğunun altı sıkça çizilmiş ve görüşme heyetimizin bu istekleri nasıl geri püskürttüğü  üstüne basa basa anlatılmıştır. Ancak biz eczacı tabanı Birlik Yöneticilerimizin ağzından, 100 küsür talepte bulunduk, SGK bu talepleri karşılamak için çalışıyor demesini beklerdik.

 

         Görüşmeler sırasında toplantı tarihine kadar çözülmeyen maddeler anlatılmış ve bu maddelerin olmazsa olmaz olduğu belirtilmiştir. Bu maddeler;

 

1.    KUTU başına 75 KRŞ hizmet bedeli alınması,

2.    KKI’lerin eczacı üstünden geçişinin kaldırılması,

3.    Eczacı indirim oranlarının kaldırılması/azaltılması,

4.    Protokol’ün 1(bir) yıldan daha uzun süreli yapılmaması,

5.    Eczacı indiriminde kıstas olan bir önceki yılın hasılatının, sadece kuruma yapılan satış üzerinden hesaplanması,

6.    Muayene Ücreti’nin eczanelerden tahsilinin iptali,

7.    Sıralı dağıtım kapsamında olan reçetelerin iptal yetkisinin Kurum Bölge Müdürlük’lerine verilmesi,

8.    Eczacının eczanede bulunmamasının tespitine, kurumun yetkili kılınmaması,

9.    E-rapordan kaynaklı hata nedeniyle eczacıya ceza verilmemesidir.

TEB’nin, imzalanan protokol ile odaları hiçbir sürece dahil etmeden kendilerince belirledikleri olmazsa olmazlarda da tavizler verdiği görülmüştür. Özellikle büyük bir başarı olarak addedilen REÇETE başı 25 KRŞ hizmet bedeli, KUTU başı olarak ve 75 KRŞ olarak protokolde yer almamıştır. Protokol 3,5 yıllık imzalanarak gerek bir yıllık kararlılığımızdan dönülmüş, gerekse protokolün bitiş tarihini 1 Temmuz 2015 olarak belirleyerek, bir sonraki protokol sürecinde elimizi kuvvetlendirecek olana seçim argümanınıda yitirmiş oluyoruz (2015 genel seçimleri 14 Haziran 2015). Muvazaaya karşı yeni bir girişim yapıldığının vurgusu yapılırken, SGK’na Sağlık Müdürlüğü yetkileri tanınmış ve diğer taraftan da muvazaa eczaneye uygulanan ceza süresi azaltılmıştır. Ayrıca yeni protokolün 3.2 maddesi ile eczacının reçete karşılarken ki mesuliyeti arttırılmış, ucu bucağı olmayan mevzuatlardan sorumlu tutulmuştur.

 

Eczacının ve eczacılığın beklentilerine cevap vermeyen bir protokolün imzalandığı TEB yetkililerince de bilinmekte, bundan dolayı da yeni protokolü üstün gösterme çalışmalarına her gün yeni bir taktikle devam edilmektedir. Bundan sonraki beklentimiz protokol metninin pembe kağıtlara bastırılarak eczacıya imzalattırılmasıdır.

 

Enkaz altında kurtarılmayı bekleyen eczacılar, imzalanan protokol ile artık kimse yok mu? Diye dahi bağıramamaktadır.

08 Şubat 2012 - Okunma Sayısı : 3111