SGK SÖZLEŞME FESİH SÜRECİ;


 

Değerli meslektaşlarım;

 

       4 Aralıkta yapmış olduğumuz uyarı eylemi ile muhataplarımıza sesimizi bir kez daha ve çok güçlü olarak duyurmaya çalıştık. Eylem bir-iki istisna dışında tüm eczacılarımızın tam desteği ile gerçekleşti. Eyleme tüm eczacının tek vücut olarak katılımı örgütlülük bilincinin ne kadar yüksek olduğunu, alınan tedbirler ve kat kat artırılan nöbetçi eczaneler ile hiç kimsenin mağdur edilmemiş olması ise biz eczacıların halk sağlığına verdiği önemin açık bir göstergesi oldu.  

 

       Bu uyarı eyleminin ardından yetkililer sorunların çözümü için girişimde bulunacağına bizlerin örgütlü gücüne tepki vermiş ve önce 16 Aralık tarihli ihbarname ile protokolü tek taraflı olarak feshetmiştir. Ardından hukuksal bir gereklilik olarak her eczaneye bu fesih yazılarını tek tek göndermeye başlamıştır. Kurumun bu tebliğleri 24.000 eczaneye tek tek göndermesi doğal olarak zaman almakta ve her eczane için tebliğ tarihi bu nedenle farklılıklar göstermektedir. Fakat bizler için esas olan kurumun TEB?e göndermiş olduğu fesih ihbarnamesindeki tarihtir. Yani eğer bu süreçte SGK ve TEB arasında bir sözleşme imzalanmazsa ECZANELERİMİZ 16 OCAK 2010 TARİHİNDE FATURALI HAYATA GEÇECEKTİR.  

 

       Kurumun fesih yazılarında yer alan ?sözleşmeniz feshedildi, ancak; tek tek sözleşme imzalarsanız ilaç vermeye devam edebilirsiniz? ifadesinin içindeki niyet çok açık ortadadır. Kurum her sözleşme görüşmesinde alışık olmadığı biçimde karşısında örgütlü bir güç görmekte ve bu durumdan rahatsız olmaktadır. Bu nedenle Kurum eczacı ile tek tek sözleşme imzalayarak meslek örgütümüzü öncelikle ekonomik olarak zayıflatmayı, ardından TEB?in temsiliyetini tartışmaya açarak bağlılığımızı erozyona uğratmayı planlamaktadır.

 

        Medya aracılığı ile bizlerle daha iyi şartlarda bir sözleşme yapmak istediklerini ifade etmektedir. Oysaki bahsedilen sözleşme fesih sürecinden önce kurum ve TEB protokol heyetlerinin çalışması sonucu hazırlanan ve yayın için bekleyen taslak protokoldür. Yani aslında bu protokol bile örgütsel çalışmanın bir sonucudur. Üzerinde emek harcanması gereken daha pek çok konu ve sorun mevcuttur.

 

       Kurumun ?sözde eczacıyı korumak adına? sürekli dile getirdiği sözleşme bedelleri biz eczacılar ile örgütü arasındaki bir konudur. Tartışılacağı yerler örgüt içidir, genel kurullardır. Bu konu kurumun görev ve sorumluluğunda değildir. Diğer yandan eczacılık gibi değerli bir mesleğin mensuplarının sahip olduğu meslek birliği her açıdan güçlü ve etkin olmalıdır. Bizler örgütümüze güç verir aynı zamanda da onun gücü ile onur duyarız.

 

       Bu tür söylemler bizlerin örgütlü yapısını ve tek başına sözleşme yapmama konusundaki net duruşunu daha da kuvvetlendirmektedir. Tüm ülkede toplanan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına hitaben yazılmış ve eczacılarımızın yoğun katılımı ile imzalanmış dilekçeler en kısa zamanda Bakanlığa sunulacak ve biz eczacıların birlikteliği bir defa daha siyasi otoritenin takdirine sunulacaktır.

 

       TEB Merkez Heyetimizin diyalog çağrısı içinde bulunduğu bir dönemde Sayın Başbakanın ilaçların marketlerde de satılabileceği yönünde talihsiz bir açıklaması olmuştur. Bu açıklama bir yönü ile siyasilerin sorunlarımız hakkında ne kadar yanlış bilgilendirmeye uğradıklarını diğer yandan da biz eczacıların bir bütün olmaması durumunda kaybedeceklerini daha net ortaya çıkarmıştır. Bununla beraber marketlerde eczane modeli ülkemiz şartlarına çok da uygun bir model değildir. Avrupa Adalet Divanının ?eczacılığın ticaret serbestliği kapsamında değerlendirilemeyeceği? yönünde kararı varken ve ABD sisteminden vazgeçmeye çalışırken bu tür söylemlerin sürece bir katkısı olmayacaktır.

 

       Sayın Başbakan ile bu açıklaması üzerine eczacı milletvekillerimiz bir görüşme yapmıştır. Bu görüşmede süreç ve sorunlarımız hakkında bilgilendirme yapılmıştır. Eczacının temsilcisinin TEB olduğu ve TEB ? in diyalog sürecine açık olduğu dile getirilmiştir. Bu girişim görüşme sürecinin başlangıcı olabilir fakat bizim önceliğimiz kendimizi ve hastalarımızı 16 OCAK sürecine hazırlamaktır.

 

Biz eczacılar süreci kısa vadeli değerlendirecek kadar sığ değiliz. Tek tek sözleşme imzalamanın geleceğimizi yok edeceğinin bilincindeyiz.

 

Mesleğimizi para ile bağdaştıranlar meslektaşlarımızı para peşinde koşan kişiler olarak gören anlayış 16 Ocak?ta hüsrana uğrayacaktır. Bizler diyalogdan yanayız ve henüz vakit varken ilgilileri halk sağlığını riske atmamaları konusunda uyarıyor, sorumluluklarını yerine getirmek üzere görüşmelere davet ediyoruz.     

 

VATANDAŞ İLAÇSIZ,

İLAÇ ECZACISIZ,

ECZACI SÖZLEŞMESİZ,

SÖZLEŞME ÖRGÜTSÜZ

 OLMAZ!